Uluslararası İlişkiler Kuramları
Bölüm 1
Ø Realizmin varsayımları
1.
Uluslararası
politika özünde güç ve çıkar mücadelesidir.
2.
Uluslararası
ilişkilerin temel aktörü egemen ulus devletlerdir.
3.
Devletler
yekpare yapılardır.
4.
Devletler dış
politikada rasyonel kararlar verir.
5.
Uluslararası
ilişkilerin ana gündem maddesi güvenliktir.
6.
Uluslararası
yapı anarşiktir.
7.
Uluslararası
kurumsallaşmanın işbirliğine etkisi
marjinal düzeydedir.
8.
İç politika ile
dış politika ayrıdır.
Ø Klasik realizmin kurucuları Hans Morgenthau ve
Edward Carr, Neorealizmin kurucusu Kenneth Woltz’dur.
Ø Rehinold Niebuhr gücü görünmez el olarak düzen sağlayıcı olarak görür.
Ø Kenneth Woltz’a göre
·
Güç dengesi
süreklilik göstermekte, denge bozulsa bile tekrar kurulmaktadır.
·
İki kutupluluk
çok kutupluluğa göre daha istikrarlıdır.
·
İç politika ile
dış politika farklılık gösterir.
·
Uluslararası
ilişkileri insan doğasıyla değil sistem olarak açıklar.
·
Analiz düzeyi
olarak insanı değil, sistem ve yapıyı esas alır.
·
Güç araç değil
amaçtır.
·
Klasik realizm
tümevarımcı, neorealizm tümdengelimcidir.
·
Neorealizm
etkileşen birimlerle uluslararası sonuçlar arasındaki nedensellik ilişkisini
kurarken, klasik realizm sadece sonuçlarla ilgilenir.
Ø Klasik realizm ile Neorealizm arasındaki farklar
için Neorealizm
·
Yapı olarak
tanımlanan sistem devletlerin dış politikasında belirleyici ve sınırlayıcıdır.
·
Uluslararası
politikada davranışsal düzenlilikler vardır.
·
Dış politikalar
benzerdir.
·
Bilim
felsefesinin ilkelerini önemser.
·
Tarihsel bir
yaklaşım yerine yapısalcı bir yaklaşım benimser
·
Anarşi kavramına
yüklediği anlam farklıdır.
Ø Klasik realizm devletlerin dış politikasını bilardo
topu varsayımı olarak düşünür.
Ø Neoralizm devletlerin dış politikasını devletlerin
egemenlik altına alınma korkusu olarak düşünür.
Ø Klasik realizmi idealizmden ayıran en önemli unsur
moral unsurunu dikkate almamasıdır.
Bölüm 2
Ø Klasik liberal düşünce eşitlik, rasyonellik,
özgürlük ve mülkiyet kavramı üzerine inşa edilmiştir.
Ø Liberalizmin temel kuralları
·
Fırsat eşitliği
·
Birey doğal
gereksinimlerini rasyonel yollarla karşılama ve isteme kapasitesine sahiptir.
·
Birey temel
alınmalı ve özgürleştirilmelidir.
·
Özel mülkiyet
önemlidir.
Ø Montesquieu savaş ile
yönetim biçimi arasında ilişki kuran ilk kişidir.
Ø Immanuel Kant Dünya Devleti fikri ile Adam Smith çıkarların
uyumu fikri ile Herbert Spencer askeri devlet, endüstriyel devlet ayrımı ile
liberalizme katkı sunmuştur.
Ø Liberalizme göre Liberal devlette birey ne ise
uluslararası ilişkilerde de devlet odur. Karşılıklı ekonomik bağımlılık
arttıkça savaş olasılığı azalır.Nükleer silahların varlığı savaş olasılığını
azaltır. Özgürlüğün gelişmesi barışın gelişmesidir.
Ø Klasik Liberal düşünceye göre
·
Bireyin
haklarını garanti altına alan en iyi yönetim biçimi demokrasidir.
·
Bir devletin
egemenliğinden ödün vermesi çıkarlarından ödün verdiği anlamına gelmez.
·
Devletin
küçülmesi mümkündür.
·
Özgürlüğün
gelişmesi için uluslararası işbirliği zorunludur.
·
Devlet tarafsız
bir hakem rolü oynamaktadır.
Ø Neoliberalizmin temel özelliği insan unsurunu esas
alarak uluslararası ilişkilerde barış ve işbirliğinin analiz edilmesidir.
Ø Klasik liberal teori birey temel analiz birimi iken
neoliberalizm plüralist bir yaklaşım sergileyerek aktör düzeyinde analiz eder.
Ø Neoliberallere göre.:
·
Self
determinasyon ilkesi önemlidir
·
Demokrasi en
temel ilkelerindendir.
·
Uluslararası
ilişkilerin tek gündemi güvenlik değildir.
·
Devlet rasyonel
ve yekpare değildir.
·
Silahsızlanmanın
ortak güvenliği sağlayacağına inanır.
·
Ekonomik güç askeri
güçten daha önemlidir.
·
Uluslararası
hukukun geliştirilmesi barışı garanti eden en önemli faktördür.
·
Uluslararası
sistem anarşiktir, uluslararası işbirliği mümkündür, uluslararası rejim
önemlidir, savaş uluslararası ilişkilerin temel özelliklerinden biridir.
Bölüm 3
Ø Marksizm uluslararası ilişkileri ekonomik verilerle
açıklar.
Ø Lenin’in emperyalizm teorisine göre sermayenin
ihracındaki artış, koloniyal ve dış ilişkilerin gelişmesi, büyük tekelcilerin
etki alanı oluşturma endişesiyle birleşince uluslararası alanda işbirliği
yapılmakta ve oluşturulan uluslararası kartellerle dünya pazarı tekelci
kapitalistler arasında paylaşılmaktadır.
Ø İngiliz Liberal John Hobsen’e göre emperyalizm
kapitalizm içindeki yapısal bir sorundur.Ortaya çıkan zenginlik bölüşülmesi
yerine yeniden yatırıma dönüştürülmektedir.
Ø Lenine göre uluslararası çatışmaları ortadan
kaldırmanın yolu kapitalizmi ortadan kaldırmaktır.
Ø Marksizme göre azgelişmiş ekonomilerin sanayileşmiş
ekonomilerle birleşmesi iki ülke arasındaki gelişmişlik farkını azaltır. Ancak
yeni Marksistlere göre bu durum az gelişmiş ülke için kar değil daha da
bağımlılık oluşturarak zarar verir.
Ø Yeni Marksistlerin sermaye akımı konusundaki
görüşleri de marksizlerden farklıdır. Yeni Marksistlere göre sermayenin yönü tek
yönlü ve azgelişmişlerden gelişmişlere doğrudur.
Ø Neo Marksist düşünürler
·
Harry Magdoff
·
Paul Sweezy
·
Paul Baran
·
Andre Gunder
Frank
Ø Neo Marksistlere göre
·
Azgelişmişliğin
arkasında yatan neden sermaye ihracının tersine işlemesidir.
·
Bir ülkenin
neden gelişmediği iç faktörlere bakılarak açıklanamaz.
·
Gelişme, ancak
merkezle olan bağların gevşemesi durumunda gerçekleşir.
Ø Frank emperyalizmi artığın akıtılması olarak tanımlarken, Galtung (yapısalcı
emperyalizm teorisinin sahibi) çıkar
çatışması kavramı ile açıklamaktadır.
Ø Hegemonya kavramını ilk kez Gramsci kullanmıştır.
Ø Wallerstein’in Dünya Sistemi Modeline göre
·
Kapitalist
üretim biçimi dünyaya hakimdir.
·
Kapitalist Dünya
Ekonomisi tarihsel bir olgudur ve
bir zaman sonra ortadan kalkacaktır.
·
Kapitalist Dünya
Ekonomisi emek ile sermaye arasındaki uluslararası toplumsal ilişkiyi ifade
eder.
·
Kapitalist
piyasa ne tam serbest ne de kapalı bir piyasadır.
·
Modern devlet
sistemi kapitalizm ile iç içe geçmiş bir bütündür.
Ø Gramsci’nin hegemonya yaklaşımını uluslararası
ilişkilere taşıyan Cox’a göre hegemonya düzen demektir. Bir hegemonik dönemin
yerini bir başka hegemonyanın devralmasından önce herhangi bir hegemonik gücün
bulunmadığı bir dönem yaşanmaktadır.
Bölüm 4
Ø Jeopolitik kuram ile realist kuram arasındaki tek
fark gücün niteliğidir. Biri için askeri güç, diğeri için coğrafi güç akla
gelmektedir.
Ø Jeopolitiğin Rudolf Kjellen’e göre tanımı coğrafi
oluşum ya da mekan içinde devletin bilimsel olarak tetkik edilmesidir.
Ø Strausz-Hupe Orta
Avrupa, Baltık, Adriyatik ve Ege’yi içine alan bölgeyi ele geçiren devletin
Avrupa’ya hakim olacağını ifade etmiştir.
Ø Jeopolitik kavramını ilk kez Rudolf Kjellen devleti
canlı bir organizma olarak görmektedir.
Ø Jeopolitik okulun temsilcileri:
·
Halford
Mackinder
·
Alfred Thayer
Mahan
·
Nicholas Spykman
·
Rudolf Kjellen
·
Friedrich Ratzel
·
Karl Haushofer
(Hitlerin danışmanı)
·
Harold ve
Margaret Sprout
Ø Mackinder günümüzde kara gücün önemli olduğunu
belirtmiştir.
Ø Mackinder Doğu Avrupa ve Sibirya’yı merkezi stratejik bölge yani pivot area (mihver bölge) olarak
adlandırmıştır.Pivot area daha sonra heartland olarak adlandırılmıştır.
Heartland arkasında iç hilal ve dış hilal bulunur.
Ø Kenar Kuşak Teorisinin sahibi Nicholas Spykman
rimland (kenar) kavramı arasında durmuştur.
Ø Lebensraum k(yaşam alanı) kavramını ilk kez kullanan
Ratzel’in doğal genişleme yasasına göre savaşlar gereklidir.
Halford
Mackinder - Global
güç dengesi teorisi
Nicholas Spykman - Kenar kuşak teorisi
Friedrich Ratzel - Doğal genişleme yasası
Harold ve
Margaret Sprout - Olasılıkçı (Posibilist) düşünce
savunucusu
Ø Karl Haushofer dünyayı dört bölgeye ayırmıştır:
1.
Panasya
2.
Panamerika
3.
Panafro
4.
Panavrasya
Ø Geofrey Parker’in oluşturduğu jeopolitik düşünce
okulu sınıfları:
1)
İkili düşünce
2)
Marjinalistler
3)
Üçlü düşünce
4)
Bölgeciler
5)
Merkezciler
6)
Çoğulcular
(pluralist)
Bölüm 5
Ø Sosyal Bililerde kullanılan oyun teorisi John Von Neumann ve Oscar Morgenstern ile dikkat çekmeye
başlamıştır.
Ø Genel olarak realizmin varsayımlarını kabul eden
oyun teorisine göre
·
Devletler
rasyonel davranır.
·
Devletler
arasındaki ilişkiler çıkar maksimizasyonuna dayanır.
·
Uluslararası
ilişkilerin temel aktörü devlettir.
·
İlişkilerde
belirsizlik ve güvensizlik vardır.
·
Rakibin en olumsuz tutumuna göre strateji
belirlenir.
·
Optimum denge
noktası minimaks veya maksimin noktasıdır.
·
Oyunda
tarafların stratejisi iki ile sınırlanmakta ya da ikiye indirilmektedir.
·
Oyuncular
kuralları kabul etmek ve önceden belirlenmiş kurallara göre hareket etmek
zorundadır.
Ø Oyun teorisinin unsurları
·
Taraflar
·
Stratejiler
·
Kurallar
·
Sonuçlar’dır.
Ø Tek kişilik oyunlarda oyun şans faktörü üzerine
kurulmuş iken, iki kişilik oyunlarda oyun tarafların bilinçli ve rasyonel
davranışlarına dayanmaktadır.
Ø İletişim ve güven durumu olduğunda 0, 2, 10 ve 13
puanları arasından en uygun olan her ikisi içinde 10 puandır.
Ø Rekabet ve güvensizlik durumunda -10, 0, 10 ve 11
puanları arasından en uygun olan her ikisi içinde 0 puandır.
Ø Ortak çıkarlar durumunda 0, 5, 10, 20 puanları
arasından en uygun olan her ikisi içinde 20 puandır.
Ø Zıt çıkarlar durumunda oyun sıfır toplamlı bir
sonuca sahiptir.
Ø Oyunlar; sabit
toplamlı ve değişken toplamlı
olarak ikiye ayrılır.
Ø Sıfır toplamlı (sabit toplamlı) oyunlar uzlaşması
mümkün olmayan çatışmalara ve gerilimlere sıkça uygulanan yöntemlerdir.
Ø Maksimum zararın minimuma indirilmesine minimaks; minimum kazancın maksimuma
çıkarılmasına maksimin denir.
Ø Sıfır toplamlı oyunlar için:
·
Blöf
oldukça işe yarar.
·
Rakibin kapasitesine göre strateji
belirlenir.(Niyetini tahmin etmek zordur.)
·
En kötü duruma göre
hareket edilmiştir.
·
Karşılıklı kuşkuya dayanır. Yani ödül yöntemine veya ikna etme
yöntemine başvurmaz.
·
Oyuncular iki
kişi veya devletten oluşur.
Ø Sıfır toplamlı olmayan oyunların en popülerleri
korkak tavuk, geyik avı ve mahkûm ikilemi modelidir.
Ø Korkak tavuk modelinde;
·
İşbirliği için
birinin kararı yeterli değildir. İşbirliğini ikisinin de aynı derecede arzu
etmesi gerekir. Bunun içinde diğerinin niyetinden tam emin olmalıdır.
·
Her iki oyuncuda
ne yapacakları konusunda önceden tasarladıkları stratejiyi uygular.
·
En iyi seçim her
iki tarafında rasyonel davranmasıdır.
Ø Geyik avı modelinde;
·
Amaca ulaşılması
işbirliğinin tam olarak gerçekleşmesine bağlıdır.
·
En rasyonel
seçim işbirliğini seçmektir.
·
Grevlerde,
sömürgeci ülkeye karşı yürütülen bağımsızlık hareketlerinde ve hükümet karşıtı
ayaklanmalarında bu model görülür.
Ø Mahkûm ikilemi oyunu genellikle oyuncuların önceden
birbirini tanımadığı, birbirlerinin geçmişleri hakkında bilgi sahibi
olmadıkları, aralarında haberleşme ve güvenin olmadığı, oyunun bir defa
oynandığı ve bir daha oynanmayacağı varsayımına dayanır.
Ø Tavuk oyunu ve geyik avı oyununda işbirliği daha
rasyonel bir davranış iken, mahkûm ikilemi oyununda işbirliği oldukça
risklidir.
Ø Mahkum ikileminde tarafların birbirlerine
güvenmemelerinin temel nedeni haberleşme eksikliğidir.
Ø Oyun teorisine yapılan eleştiriler:
·
Empirik
değerinin olmadığı
·
Varsayımlarının
günlük yaşamla paralellik göstermediği
·
Karmaşık
oyunları çözmeye yönelik tekniklerin geliştirilememesi
·
Toplum
bilimcilerle temel mantığının sorgulanmaya başlanması
·
Çok fazla
matematiksel olması, indirgemeci bir analiz yaklaşımı olması vs.
Bölüm 6
Ø
Uluslararası
Sistem Teorisi için
·
Başlıca
varsayımı uluslararası sistem denilen yapı, devletlerin dış politikasını
belirler.
·
Farklı
karakterlere sahip devletler aynı koşullarda benzer politika izler.
·
Uluslararası
ilişkilerin tek aktörü devlettir.
·
Uluslararası
politikayı açıklama amacı taşır.
·
Devletlerin
içsel yapıları ve bunun dış politikaya etkileri dikkate alınmaz.
Ø Uluslararası Sistemin sistemleri
·
Üst Sistem
(Uluslararası Sistem)
·
Alt Sistem
1.
Coğrafi alt
sistemler (BM, NATO)
2.
Fonksiyonel alt
sistemler(Orta Doğu Sistemi, Batı Avrupa Sistemi vs.)
Ø Sistemin başlıca varsayımları
·
Karşılıklı
bağımlılık
·
Sürekli ilişki
·
Karşılık
etkileşim
·
Bütüncül bir
yapı
·
Ayırt edici
özellik
·
Ø Richard
Rosecrans:
·
Sistem
çözümlemesini (1740-1960 arası) Avrupa tarihini dokuz tarihsel döneme ayırarak
yapmaktadır.
·
Bu dokuz
uluslararası sistemi kendi aralarında istikrarlı
ve istikrarsız sistemler olarak ikiye
ayırmıştır.
·
Uluslararası
örgütleri düzenleyici mekanizmalar, güç ve çıkar mücadelesini bozucu
girdiler, işgal edilecek toprakların kalmamasını çevresel kısıtlayıcı
olarak değerlendirmiştir.
Ø K.J. Holsti beş uluslararası sistem ortaya koymuştur:
1)
Hiyerarşik
sistem
2)
Güç dengesi
sistemi
3)
Gevşek iki
kutuplu sistem
4)
Sıkı iki kutuplu
sistem
5)
Çok kutuplu
sistem
Ø Morton A. Kaplan
1)
Hiyerarşik
sistem
2)
Güç dengesi
sistemi
3)
Gevşek iki
kutuplu sistem
4)
Sıkı iki kutuplu
sistem
5)
Evrensel sistem
6)
Birim veto
sistem
Ø Kaplana göre tarihsel olarak günümüze kadar
gerçekleşen sistemler güç dengesi ve gevşek iki kutuplu sistemdir.
Ø Kaplana göre her sistemi incelemeye yarayan beş
değişken dizisi vardır:
1)
Temel kurallar
2)
Girdilerle
ilgili değişim kuralları
3)
Aktör
sınıflandırıcı değişkenler
4)
Güç öğelerine
ilişkin kapasite değişkenleri
5)
İletişim
düzeyiyle ilgili enformasyon değişkenler
Ø Güç dengesi
sistemi
·
Güçleri yaklaşık
eşit en az beş ulusal devletten oluşmalı
·
Sistemde zorunlu
olmamakla birlikte dengeleyici devlet
bulunabilir.
·
İttifaklar kısa
sürelidir, geçici amaçlar için yapılır, ideoloji etkili değildir.
·
Sistemde ittifak
dışında kalan devletlerin çok olması istikrar
unsurudur.
·
Sistemin temel
davranış kuralları:
o Savaş yerine
diplomatik görüşmeleri tercih etmek
(Avrupa Uyumu)
o Temel
aktörlerden birinin ortadan kaldırılması söz konusu ise savaşı durdurmak (18 ve 19. yy )
o Sistem içinde
başat veya koalisyonlara izin vermemek
(Bismark’ın Avusturya’ya karşı takip ettiği diplomasi)
o Uluslarüstü
ilkelere bağlanma doğrultusunda hareket eden devletleri sınırlamak(Fransız devrimleri karşısında diğer devletlerin
tutumu)
o Yenilmiş veya
yıkılmış bir temel aktörün sisteme dönmesine veya aktör sayısının çoğalmasına
çalışmak(Napolyon sonrası
Fransa)
o Bütün ortaklara
karşı kabul edilebilir ortak olarak davranmak
Ø Gevşek iki
kutuplu sistemi
·
Sistemde
evrensel aktörler ve örgütler bulunur (BM).
·
Her blokta blok
önderleri ve örgütleri vardır.
·
Dengeleyici rolü
yerine arabulucu rolü vardır.
·
Sistemde İttifaklar
uzun sürelidir, ideoloji önemlidir.
·
Arabulucu rolünü
ya bağlantısızlar ya da evrensel örgütler yerine getirir.
·
İkinci vuruş
gücü ve nükleer silahların caydırıcı etkisi sistemin istikrarı açısından önemlidir.
·
Sistemin temel
davranış kuralları:
o Hiyerarşik örgütlenme yapısına sahip olan blok,
karşı bloğu ortadan kaldırmaya çalışır, savaş yerine görüşmeleri, büyük savaş
yerine küçük savaşı, gerekirse büyük savaşı tercih eder.
o Hiyerarşik örgütlenme yapısına sahip olmayan blok,
savaş yerine görüşmeleri, gerekirse küçük savaşı tercih eder. Büyük savaştan
kaçınır.
o Tüm blok üyesi devletler karşı blok sistemde
üstünlük peşindeyse bunu kabul yerine savaşı tercih eder.
o Bloksuz devletler ve evrensel aktörler blok
devletler arasındaki savaşı önlemeye çalışır.
o Tüm blok üyesi devletler evrensel aktörün amaçlarını
karşı bloğun amaçlarına üstün tutarlar.
Ø Sıkı iki kutuplu
sistem
·
Aktör sayısı
azdır, bütün aktörler bloklardan birine üyedir veya taraftır.
·
Bloksuz aktörler
ve evrensel aktörler yoktur veya önemsizdir.
·
Gevşek İki kutulu
sistemdeki kurallar aynen geçerlidir.
·
Bütünleştirici
ve arabulucu rolü yoktur veya önemsizdir.
·
İstikrarlı sistemler
olarak düşünülmez.
Ø Evrensel sistem
·
Sistem
konfederal bir siyasi sitem görünümündedir.
·
Gevşek iki
kutuplu sistemdeki evrensel aktörün işlevinin
genişlemesiyle ortaya çıkar.
·
Sistem
bütünleşmiş ve istikrarlı bir
özellik taşır.
Ø Hiyerarşik
sistem
·
Sistem bir dünya
devleti veya imparatorluk sistemi görünümündedir.
·
Sistemde
fonksiyonel örgütlenmeler coğrafi örgütlenmelerden daha güçlüdür.
·
Sistem oldukça
bütünleşmiş bir yapıya sahip olduğundan istikrarlı bir sistemdir.
·
Bütünleşmenin
faydaları fazla olduğu için ayrılmanın bir maliyeti vardır.
Ø Birim veto
sistemi
·
Sistem çok
kutuplu bir görünüm sergiler.
·
Bu tür sistemler
nükleer güce sahip ancak dayanılmaz ilk
vuruş kapasitesine sahip olmayan
yirmi kadar devletin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.
·
Hegemonik
amaçlar güden devletlere rastlanmaz.
·
İstikrarlı bie
sistem sayılabilir.
Ø Mortan A. Kaplan bu sınıflamalarının dışında 4
sistem daha geliştirmiştir:
1)
Çok gevşek iki
kutuplu sistem
2)
Detant sistemi
3)
İstikrarsız blok
sistemi (Macar devrimi)
4)
Tamamlanmamış
nükleer yayılma sistemi
Ø Sistem teorisine göre;
·
Sistem modelleri
anarşik değildir.
·
Neo realizme
göre daha bilimsel ve davranışsalcıdır.
·
Tarihsel
deneyimlerden yola çıkılarak geliştirilmiş modellerdir.
·
Devlet tek
aktördür.
·
Devlet
politikaları uluslararası sistemin karakteriyle açıklanmaya çalışılmıştır.
Ø Sistem teori modellerine yapılan eleştiriler:
·
2 model
dışındakilerin varsayımsal olması ve sınanma imkanının olmaması
·
Modellerin
statik soyutlamalar olduğu
·
Kuralların
yeterince açık olmaması
·
Devletler
arasında bir ayrıma gidilmemesi
·
Devletlerin
davranışlarını yapısal nedenlere dayandırması
Bölüm 7
Ø Karar verme süreci ilk defa siyaset bilimi dışındaki
diğer alanlarda olmuştur. Bunlar:
·
İktisatçılar
·
İş idaresi
(işletme) Uzmanları
·
Sosyal
Bilimlerde
Ø Uluslararası İlişkilerde karar verme teorisi, kriz
çözümlerinde ve mikro analizlerde kullanılmıştır.
Ø Karar Verme Teorisinin temel varsayımları:
·
Analiz birimi
devlettir.
·
Devlet rasyonel
davranan ve bütüncül ögeler değildir.
·
Devlet alt
birimlerden oluşan plüralist bir yapıdır.
·
Uluslararası
sistemde cereyan eden tüm olaylar bireye indirgenebilir.
·
Kamuoyu, baskı grupları,
ideolojik tercihler, seçim sistem vs. dikkate alınır.
Ø Karar verme teorisyenleri karar vericinin rasyonel
veya irrasyonel davranacağı şeklinde ikiye ayrılmışlardır.
Ø Verba karar vericilerinin kişisel özelliklerinin
kararlarındaki etkileri için bazı varsayımlarda bulunmuştur:
·
Bireyin konuya
ne kadar ilgi duyduğuna ilişkin
·
Kişinin
uluslararası olay hakkındaki bilgi birikimine ilişkin
·
Kişinin
uluslararası sorun çözme yeteneğine ilişkin
·
Kişi konuyu ne
derece rasyonel değerlendirdiğine ilişkin
·
Kişinin olayı
etkileme gücünü bilmesine ilişkin
·
Kişinin
kararlarının sonuçlarından sorumlu olması ölçüsüne ilişkin
·
Konunun
detaylanması
·
Grup tarafından
karar alınması halinde bireyin etkisinin azalacağı
Ø Algılama ve Yanlış Algılamaya ilişkin varsayımların
sahibi Robert Jervis’dir.
Ø Karar verme teorisinin modelleri
·
Küçük Değişiklikler
Modeli: İki Adım İleri, Bir Adım Geri
·
Rastgele
Adımlar: Sarhoş Yürüyüşü Modeli
·
Risk Ve
Başarının Hesaplanması: Kumarbazın İflas Modeli
·
Küçük Gruplarla
Karar Verme
·
Standart
Uygulama Prosedürleri
·
Rasyonel
Politika Modeli
·
Örgütsel Süreç
Modeli
·
Bürokratik
Politika Modeli
·
Şelale Modeli
Ø Küçük
Değişikliler Modeli: İki Adım İleri, Bir Adım Geri
ü Süreç açık uçludur ve süreklidir.
ü Karar verici, baştan verdiği kararları daha sonra
revize ederek genişletir.
ü Politikayla atılacak yeni adımlar her aşamada
tartışılır.
Ø Rastgele
Adımlar: Sarhoş Yürüyüşü Modeli
ü Modelde kaldırımda yürüyen bir sarhoşun bir sonraki
adımını nereye atacağı nasıl tahmin edilemezse, bazen karar vericilerin
kararları da tahmin edilemez.
Ø Risk ve
Başarının Hesaplanması: Kumarbazın İflas Modeli
ü Dış politikada karar verici matematik hesabı yapar.
ü Kaynakları bol olan güçlü oyuncu ya da ülke hata yapsa bile oyunda kalmaya
devam ederken zayıf oyuncu oyunu sürdüremez.
ü Güçlü ülke konvansiyonel savaşlarda avantajlı iken
nükleer savaşta dezavantajlıdır.
ü Karar vericiler bu sınırlar içinde karar vermek
zorundadır.
Ø Küçük Gruplarla
Karar Verme
ü Bireysel çıkarlar yerine işbirliği yapma eğilimi öne
çıkar.
ü Zamanın azlığı ve stres önemli bir unsurdur.
ü Stres çok fazla olmadığı zaman verimlilik ve
üretkenlik artabilir.
ü Zaman baskısı bireyler arasında daha çabuk uzlaşma
sağlar.
ü Genellikle kriz durumlarında uygulanır.
Ø Standart
Uygulama Prosedürleri
ü Çok sayıda bireyin davranışı arasında bir
koordinasyon sağlanmaya çalışılır.
ü Rutin
sorunlarda genellikle standart kurallar uygulanır. Böylece lider boşa zaman
harcamamış olur.
Ø Rasyonel
Politika Modeli
ü Devlet temel aktördür.
ü Karar vericiler devlet adına rasyonel davranır.
ü İkinci vuruş kapasitesi caydırıcıdır.
Ø Örgütsel Süreç
Modeli
ü Devlet rasyonel karar verebilecek bütünsel bir yapı
olmayıp, birçok yarı feodal gevşek yapılı örgütsel topluluklardan oluşabilir.
ü Çok sayıda örgütün üstünde hükümet üstü bir örgüt
bulunur. Lider bütün örgütlerin çıkarına uygun kararlar verir.
ü Her örgüt dış politikayı etkileyebilir.
Ø Bürokratik
Politika Modeli
ü Devletin tepe örgütünün başında bulunan lider bir
çok grup oluşturmakta ve bu grupların her birinin kendi doğrusu vardır.
ü Rasyonel politika modelinden farklı olarak tek aktör
yerine birçok aktörden bahsedilmektedir.
ü Hükümetin politikası rasyonel seçimden ziyade
mücadele sonucu varılan bir uzlaşı halini alır.
ü Örgütsel süreç modelinde hangi örgütün ne iş
yapacağı bellidir. Ancak bu modelde sınırlar belli değildir.
Ø Şelale Modeli
ü Karl Deutsch’e göre ülke içindeki kararlar beş ana
grup arasında işleyen iletişim ağıyla
belirlenmektedir.
1)
Sosyo ekonomik
seçkinler
2)
Siyasal ve
hükümetsel seçkinler
3)
Kitle haberleşme
seçkinleri
4)
Yerel kanaat
önderleri
5)
Siyasal konulara
ilgi duyan daha geniş bir halk yığını
ü Enformasyon akışı ilk dört düzeyden aşağıya doğru
olmaktadır.
Bölüm 8
Ø Pozitivizmin ilk dönemi Comte ve Simon ile
başlarken, ikinci dönemi Viyana Çevresi’nin ortaya çıktığı 1920’ler kabul
edilir.
Ø Varlığın temel özelliklerini konu alan kısaca
varlığın bilimi anlamaına gelen kavrama ontoloji
denir.
Ø Bilimsel araştırmalarda ve bilimsel bilgiye
ulaşmada yöntem kullanımı kavramına metodoloji denir.
Ø A priori bilgi, doğuştan gelen bilgiler; posteriori bilgi ise deneyden türemiş olan bilgidir.
Ø Pozitivizm, bilimin tekliği üzerinde durmakta, toplumsal
olayların doğa bilimlerinin metodojileriyle açıklanabileceğini ileri sürmekte
ve olgularla değerlerin kesin olarak ayrılması gerektiğini savunmaktadır
Ø Emprizm bilimsel bilginin duyu verilerimize yönelik
önermelerden oluştuğunu, doğuştan bilginin olmadığını, tüm bilgilerimizin deneyiminin
ürünü olduğunu ve bilimsel bilgiye tümevarım yöntemiyle
ulaşıldığını kabul eden bilgi teorisidir.
Ø Bilimsel bilginin gelişmesinde temel alınan
epistomolojiler emprizm ve rasyonelizm’dir.
Ø Toplum biliminde pozitivizm, doğa bilimlerinin
metedolojilerinin kullanılması anlamına gelirken, yaklaşımını emprist
epistomolojiye dayandıranlara empristler ya da pozitivistler denir.
Ø Epistomoloji, bilginin kaynağıyla ve bilimsel bilginin
gelişimiyle ilgilidir ve kısaca bilgi teorisidir.
Ø David Hume’de doruk noktasına ulaşan emprizme katkı
yapanlar
·
Francis Bacon
·
Thomas Hobbes
·
John Locke
Ø Hegel ile doruğa ulaşan rasyonelizme katkı yapanlar
·
Hugo Grotius
·
Rene Descartes
·
Immanuel Kant
·
Leibniz
·
Spinoza
Ø Emprizm ve pozitivizm ile ortak noktalar:
·
Deney ve gözleme
dayanma
·
Tümevarımı
benimseme
·
Olgusallık ve
nesnellik
Ø Pragmatizm emprizm ile rasyonelizm arasında bir anlamda orta
yolu temsil etmektedir. Pragmatizme göre bir düşünce ya da tezin pratik
sonuçlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini, düşünce ya da teoriye bağlanmanın
pratikte hiçbir yararı yoksa terk edilmesi gerektiğini savunur.
Ø Pragmatizmin savunucuları
·
William James
·
Charles Peirce
·
John Dewey
·
Thomas Kuhn
·
Paul Feyerabend
Ø Pozitivizmin arkasında yatan düşünce sosyal
bilimlerin
·
Sekülerleştirilmesi
·
Metafizikten
arındırılması
·
Toplum
bilimlerini doğa bilimlerinin esaslarına göre yapılandırma çalışması
Ø Pozitivizmin temsilcileri Saint-Simon, Auguste Comte
ve John Stuart Mill’dir.
Ø Auguste Comte’e göre üç tür bilgi vardır: teolojik,
metafizik ve pozitif
Ø Mantıkçı Pozitivizm (Viyana Çevresi, mantıkçı
emprizm)’in Pozitivizm ile ortak ve farklı noktaları:
·
Deney ve gözleme
önem vermeleri (ortak)
·
Doğa biliminin
araştırma metotları toplum bilimine de uygulanabilir (ortak)
·
Bilimsel bilgi,
metafizikten etkilenmeyen, duygu ve değerlerimizden arınmış nesnel bilgidir.
(ortak)
·
Doğrulamacılık
(ortak)
·
Doğrulama
sürecine mantık ve dil analizi dahil olmalıdır(sadece mantıkçılar)
·
Önermeler
anlamlı ve anlamsız diye ikiye ayrılır. (sadece mantıkçılar)
Ø Eleştirel
rasyonalistlerin ilkeleri
1)
Mantıksallık
ilkesine göre bilimsel teorilerin doğrulanması timdengelimci mantık kurallarına
uygun yürütülmelidir.
2)
Emprik doğrulama
ilkesine göre sadece deneysel olarak doğrulanabilen önermeler bilimseldir.
3)
Teori ile gözlem
ayrı ayrı ele alınmaktadır.
4)
Gözlemlenen
olgular arasında sürekli ve değişmeyen neden-sonuç ilişkisi vardır.
Ø Neopozitivistlerin (eleştirel rasyonalizm)
geleneksel ve mantıksal pozitivistler/empristler den farkı:
·
Tümevarımcılık
yerine tümdengelimciliği benimser
·
Katı
olgusalcılığa dayanmamaları
·
Metafizik
önermeleri anlamsız ve boş görmemeleri
·
Bilimin
birikimci yöntemlerle ilerlediğini savunması
·
Doğrulamayı
reddederek, yanlışlama ve sınama üzerinde durur.
Ø Neopozitvistlerin savunucuları
·
Karl Popper
(bilimsel olabilmek için teorinin yanlışlanabilir olması gerekir)
·
Thomas Kuhn
(normal bilim ve devrimci bilim ayrımı yapmştır)
·
Imre Lakatos (araştırma
programı,heuristik ve çetin öz kavramlarının sahibi)
·
Paul Feyerabend (inat
ve çoğulculuğun bilimi geliştireceğini savunmuştur.)
Ø Thomas Kuhn için paradigma dört ögeden oluşmaktadır:
1)
Simgesel
genellemeler
2)
Paradigmanın
metafizik kısımları
3)
Değerler
4)
Örneklik
Ø Post Modernizm anarşi
kavramı ile özetlenebilir ve öncüsü Jean-Fronçis
Lyotard’dır.
Ø Post Pozitivistlere göre pozitivistlerin ihmal
ettiği alanlar
·
Toplum biliminde
teorilerin değerden arındırılmış olması gerektiği
·
Teorilerin
nesnel olması gerektiğidir.